TBMM BaÅŸkanı Åžentop, 1921 Anayasası’nın Kabul EdiliÅŸinin 100. Yılı Sempozyumu’nda konuÅŸtu: (3)
|TBMM BaÅŸkanı Mustafa Åžentop, ‘Bugün, ‘Bu ülkeyi Tayyip ErdoÄŸan yönetmesin de kim yönetirse yönetsin’,’Türkiye ekonomik veya baÅŸka bakımlardan zarara uÄŸrasın, batsın da millet belki bize bir ÅŸeyler verebilir’ diye bekleyen bir ihanet zihniyeti içerisinde olan insanlar da var. Ama onlar hiçbir zaman kazanamamışlardır, kazanan her zaman Türkiye’nin istiklal-i tam’ını ve istikbalini düşünenler olmuÅŸtur.’ dedi.Åžentop, himayesinde Ankara Üniversitesi ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi tarafından TBMM’de düzenlenen 1921 Anayasası’nın Kabul EdiliÅŸinin 100. Yılı Sempozyumu’nun açılış konuÅŸmasını yaptı.Hükümet sistemi deÄŸiÅŸikliklerinin, birçok ülkede olaÄŸanüstü dönemlerde yapıldığına iÅŸaret eden Åžentop, Türkiye’nin tamamen anayasanın öngördüğü sistem içerisinde parlamenter sistemden baÅŸkanlık sistemine geçtiÄŸini anımsattı.Bu süreçte aktörlerin, anlayış ve alışkanlıkların hepsinin aynı olduÄŸunu kaydeden Åžentop, kimsenin bilgilerini tazeleme, yenileme ihtiyacı duymadığını, tartışmaları yürütürken önceki sistemin alışkınlıklarını, anlayışlarını ve kavramlara yükledikleri anlamları esas alarak yeni sistemi, mevcut sistemi yürüttüklerini kaydetti.Bazılarının daha da ileri gidip, ‘Parti üyesi olan cumhurbaÅŸkanı olursa, böyle sistem olmaz’ dediÄŸini anlatan Åžentop, konuÅŸmasını bir benzetmeyle sürdürdü.Manuel ve otomatik vitesli araçların bulunduÄŸuna dikkati çeken Åžentop, manuel vitese alışkın olanların otomatik vitesli araçlara geçtiÄŸinde ilk olarak debriyaj aradığını belirtti. TBMM BaÅŸkanı Åžentop, şöyle devam etti: ‘Katı bir manuel vitesli araç anlayışına sahip olan birisiyse sürücü, ‘Debriyajı olmayan bir araç, araç olmaz. Bu araba yürümez, ben bunu kullanmam, buna araba demem.’ diyebilir. Bugün parlamenter sistem mülahazalarıyla, ona dair tanımlamalar ve kriterler içinde yeni sistemi, baÅŸkanlık sistemini anlamaya çalışanların temel sorunu bu. Debriyajı olmayan araba, araba olmaz diyor ama arabalar gayet iyi gidiyor, yürüyor. Farklı tasarlanmış, paradigması farklı, ÅŸanzımanı otomatik, araç gidiyor, yürüyor. Dolayısıyla baÅŸkanlık sisteminde parlamenter sistemin unsurlarını ve tanımlarını aramak yanlış.Burada kafa karıştırıcı husus cumhurbaÅŸkanı kelimesinin, önceki hükümet sisteminde de ÅŸimdikinde de aynen kullanılmış olması. Böyle olunca bu iki kelimenin aynı olduÄŸunu zannediyorlar. Halbuki bunlar sadece adaÅŸ, isim benzerliÄŸi var. Parlamenter sistemde cumhurbaÅŸkanı, o sistemin ölçüleriyle eÅŸittir sadece cumhurbaÅŸkanıydı. Ondan ayrı olarak baÅŸbakan, bakanlar kurulu vardı. Yeni sistemde adı yine cumhurbaÅŸkanı ama bu cumhurbaÅŸkanı önceki sisteme göre eÅŸittir cumhurbaÅŸkanı artı baÅŸbakan artı bakanlar kuruludur. Sadece bir isim benzerliÄŸi var. Bu sistem deÄŸerlendirmelerini yaparken bu tür ayrıntıları bilmeyen insanların, ‘Ben arabada debriyaj ararım, debriyaj olmayan arabaya araba demem’ diyebilir ama çok itibar edeceÄŸimiz bir fikir deÄŸil.’TBMM BaÅŸkanı Åžentop, parlamenter sistemin, esasen monarÅŸilere dayandığını, monarÅŸilerde taç, krallık muhafaza edilerek parlamenter sistemin oluÅŸturulduÄŸunu ifade etti. Åžentop, cumhuriyetlerde parlamenter sistem kurulurken, onun yerine ikame etmek üzere cumhurbaÅŸkanlığı makamının tarafsız ve sembolik, yetkisiz makam olarak ihdas edildiÄŸini dile getirdi.-‘Bir yemindeki bir kelimeden hareketle…’BaÅŸkanlık sistemlerinde bir monarÅŸi geleneÄŸi bulunmadığına, baÅŸkanlık sistemlerinin hepsinin cumhuriyet olduÄŸuna, bu ÅŸekilde sembolik makam olmadığına dikkati çeken Åžentop, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu: ‘Aynen baÅŸbakanlıkta, parlamenter sistemde olduÄŸu gibi, baÅŸkan veya cumhurbaÅŸkanı diyebiliriz bizim sistemimizdeki isimlendirmesiyle, burada tarafsız bir makam deÄŸil, bir siyasi parti üyesi olabilen, siyasi tarafı olan ve bunun için de zaten kendisine yönetme yetkisi verilen kiÅŸidir. ‘Tarafsız’ ve siyasi parti üyesi olmayana yetki de verilmiyor, yönetme yetkisi yok. Yönetme yetkisi ancak bir taraf olan bir siyasi partisi olana veriliyor. Yönetebilmesi için cumhurbaÅŸkanın bu anlamda bir siyasi parti üyesi, mensubu olabilmesi gerekiyor.Taraflılık, tarafsızlık tartışması sadece bir yemindeki bir kelimeden hareketle anayasadaki onlarca maddede yapılan düzenlemeyi yok sayabilen bir yaklaşımın nasıl nitelendirilmesi gerektiÄŸine karar veremiyor. Sadece bir kelime, yepyeni bir sistemi, bir paradigmayı aslında yok saymaya götürüyor bazı arkadaÅŸları. Bu da az önce bahsettiÄŸim bir bilgi fukaralığının baÅŸka bir tezahürü. Belediye baÅŸkanları, büyükÅŸehir belediye baÅŸkanları siyasi partili. Åžimdi siyasi parti mensubu olduÄŸu için bu arkadaÅŸlarımızın taraflı olduÄŸunu söyleyecek miyiz? Burada hizmet götürmede, hizmet yapmada, hukuki iÅŸlemde bir tarafsızlık söz konusudur. Bu ise bütün herkes için milletvekilleri dahil herkes için geçerli bir durumdur.’Åžentop, TBMM’nin, bu yeni sistemde de anayasal düzenlemeler itibarıyla güçlendirildiÄŸine iÅŸaret etti.Önceki sistemin pradoksunun ve handikabının bulunduÄŸunu dile getiren Åžentop, Meclis’in seçildiÄŸini, hükümetin Meclis içerisinden çıktığını, hükümetin çıkabilmesi için güvenoyu alması gerektiÄŸini, güvenoyunun Meclis içerisindeki bir çoÄŸunlukla verildiÄŸini anımsattı.Åžentop, ‘EÄŸer parlamenter sistem olan bir ülkede bir hükümet varsa ve bu hükümet güvenoyu almışsa o zaman Meclis’te çoÄŸunluk vardır bu hükümetin arkasında. ÇoÄŸunluk kabul ettiÄŸi takdirde teklif kanunlaşıyor. Hükümet, yasama süreçlerine arkasında çoÄŸunluÄŸu barındırdığı için tamamen hakim parlamenter sistemde. ÇoÄŸunluk hükümetin arkasında olduÄŸu zaman yine sayısal kararlar, mesela gensoru da olduÄŸu gibi kararlar alındığı için aynı ÅŸekilde denetimin de gerçekten yapılabilmesi parlamenter sistemde mümkün deÄŸil, bir paradoks içeriyor kendi içerisinde.’ ifadesini kullandı.-‘BaÅŸkanlık sistemini suçlamak, yeni sistemi suçlamak akıl karı deÄŸil’Yeni sistemde ise yürütmenin, yani CumhurbaÅŸkanı ve parlamentonun ayrı ayrı seçilebilmesi suretiyle farklı yapılanmaların mümkün olduÄŸunu belirten Åžentop, ÅŸunları kaydetti: ‘Yani cumhurbaÅŸkanının siyasi partisinin Meclis’te çoÄŸunluÄŸu saÄŸlayamaması mümkün, ayrı sandıklarda seçimler yapıldığı için. Böyle bir durumda gerek yasamaya yürütmenin hakim olamaması, gerekse denetleme süreçlerinin farklı bir çoÄŸunluk mevcut olduÄŸu için parlamentoda hakkıyla tam olarak gerçekleÅŸtirilebilmesi mümkün olacaktır. Teorik olarak mukayese ettiÄŸimizde parlamenter sistemde gerek yasama ve gerek denetim süreçlerinin bütünüyle yürütmenin kontrolü ve yönlendirmesi altında olduÄŸunu, yeni sistem baÅŸkanlık sisteminde ise buna imkan veren bir hukuki zeminin olduÄŸunu söyleyebiliriz. Fakat tabii ki bu bir imkandır, son kararı verecek olan milletimizdir. Millet eÄŸer cumhurbaÅŸkanının partisine Meclis’te de çoÄŸunluÄŸu vermiÅŸse milletin bir kararıdır. Hatta o çoÄŸunluk anayasayı deÄŸiÅŸtirecek bir çoÄŸunlukta olabilir ve cumhurbaÅŸkanı Meclis’teki o çoÄŸunlukla beraber anayasada da deÄŸiÅŸiklikler yapabilir. Bu sistemin kendisinin zorunlu bir sonucu deÄŸil, bizatihi bir sonuç deÄŸil, bu milletin vermiÅŸ olduÄŸu oyların dağılımıyla ilgili.Meclis’te bazı arkadaÅŸlar hükümet sisteminden kaynaklandığını söyledikleri arızaları ortaya koyuyorlar, ama onlar hükümet sistemiyle alakalı deÄŸil, tamamen milletvekili sayılarının az olmasıyla alakalı husus. EÄŸer sayınız azsa, hangi hükümet sistemi olursa olsun sizin tekliflerinizin geçme ihtimali düşüktür, çok düşüktür. Åžimdi bir arkadaşımız soru önergesi sordu; cevap verdik. Meclis’te sayısı az olan partilerin milletvekillerinin vermiÅŸ olduÄŸu kanun tekliflerinden kaç tanesi kanunlaÅŸmıştır? Sıfır. ve diyor ki, iÅŸte bu ÅŸunu gösteriyor: Meclis itibarsız… Biz 27. Dönemdeyiz. Parlamenter sistem olan 26. Dönem ve 24. Dönem’de muhalefetteki milletvekili arkadaÅŸların verdiÄŸi kanunlardan kaç tanesi kanunlaÅŸmış? Sıfır. Bu konu hem baÅŸkanlık sisteminde hem parlamenter sistemde sıfırsa o zaman kalkıp baÅŸkanlık sistemini suçlamak, yeni sistemi suçlamak akıl karı deÄŸil. BaÅŸka bir problem var, nedir? Sayı azlığı, yani sayısı az olanlara oyuna daha fazla bir kıymet ve etki gücü vermediÄŸimize göre sonuçta onların tekliflerinin kanunlaÅŸabilmesi burada gözükmüyor. Şüphesiz bir araya gelinmiÅŸtir, birlikte ortak teklifler verilmiÅŸtir. Bu dönemde de var, daha önceki dönemlerde de o olmuÅŸtur.’Åžentop, bunun, Meclis’teki milletin verdiÄŸi oyla, temsil sayısıyla alakalı bir konu olduÄŸunu, hiç kimsenin de milletin verdiÄŸi yetkiden daha fazlasını kullanma gücüne, imkanına sahip bulunmadığını bildirdi.Bunun, millet iradesine bir saygısızlık olduÄŸunu vurgulayan Åžentop, ‘Ne kadar vermiÅŸse millet kaç metre verdiyse, kaç kilogram verdiyse o kadar kullanacaksınız ve buna razı olacaksınız. Bir sonraki seçimde daha çok alırsınız o zaman o kadar kullanırsınız. Bu bakımdan ciddi kafa karışıklıkları var.’ ifadesini kullandı.-‘2002’den sonra bu tablo deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı’Åžentop, TBMM dahil anayasadaki temel kurumları itibarsızlaÅŸtırmaya yönelik bazı adımlar olduÄŸunu da gördüklerini aktardı.Türkiye’de temel bir problem bulunduÄŸunu, bunun aÅŸağı yukarı 20 yıldır, yavaÅŸ yavaÅŸ bir süreç içerisinde ortadan kalktığını belirten Åžentop, Türkiye’de imtiyazlı, kendisini ayrıcalıklı gören bir sınıf, bir azınlık olduÄŸunu söyledi. Åžentop, ‘Bu azınlık Türkiye’de hükümetler deÄŸiÅŸse de hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin imtiyazını muhafaza ediyordu. Kim ülkeyi yönetirse yönetsin mutlaka o yöneticilere ulaÅŸabilecek kanalları vardı. 2002’den sonra yavaÅŸ yavaÅŸ bu tablo Türkiye’de deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Herkesin vatandaÅŸ olduÄŸu bir duruma Türkiye geçti.’ diye konuÅŸtu.GeçtiÄŸimiz günlerde hayatını kaybeden sosyolog Prof.Dr. Nur Vergin’e Allah’tan rahmet dileyen Åžentop, Vergin’in de bir röportajında kendisinin bu ifadelerine benzer açıklamalarda bulunduÄŸuna iÅŸaret etti.Åžentop, imtiyazlı konumlarından, bugün itibarıyla 83 milyon ile aynı statüde vatandaÅŸ olduklarını hissettikleri anda bundan büyük bir rahatsızlık, öfke duyan, öfkeleri 20 yıldır hala geçmeyen, gerek CumhurbaÅŸkanlığına, anayasal bir kuruma, TBMM’ye söven, hakaret eden, Türkiye’de bir güruh olduÄŸunu kaydetti.Bir daha o imtiyazlı konumların, bunlara kazandırılmayacağını, milletin asla buna izin vermeyeceÄŸini ifade eden Åžentop, milletin de her seçimde tekrar tekrar bunu gösterdiÄŸini belirtti. Åžentop, etkilerinin kalmadığı kurumları itibarsızlaÅŸtırmak, bu kurumlara hakaret etmek için her türlü fırsatın deÄŸerlendirildiÄŸini anlattı.Barolarla ilgili düzenlemenin TBMM’deki görüşmeleri sırasında baro baÅŸkanlarının bir yürüyüş planladığını, Meclis’in önüne kadar geldiÄŸini anımsatan Åžentop, daha önce salgın dolayısıyla Meclis’e giriÅŸ yasağı aldıklarını söyledi. Åžentop, ancak baro baÅŸkanlarından bir grubun, Meclis’e girmek istediÄŸini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Biz o zaman arkadaÅŸlarımızla da görüştük, temsilen birkaç kiÅŸinin gelebileceÄŸini komisyondaki çalışma ortamını ifade ettik. Fakat ‘Bunu kabul etmiyoruz, birlikte geleceÄŸiz.’ dediler. Niye? NümayiÅŸ, Meclis içerisinde bir gösteri yapmak istiyorlar, ama bizim almış olduÄŸumuz bir karar var. Baro baÅŸkanları, avukatlar için bu kararı, ‘imtiyazlı’ bir ÅŸekilde uygulamamız mümkün mü? DeÄŸil. Bu tablo karşısında bazı sözde gazeteciler, baro baÅŸkanlarına ‘iyi ki gitmemiÅŸsiniz zaten Meclis dediÄŸimiz ÅŸey de nedir’ havasında yazılar yazmaya baÅŸladılar. ArkadaÅŸlar, Meclis sizin istediÄŸiniz gibi deÄŸilse, sizin o imtiyazlı pozisyonunuzu temsil eden ÅŸahısların sayısı Meclis’te azsa, azınlıktaysa Meclis bu milletin meclisi, TBMM, İstiklal Harbi’ni yürüten, milletin oylarıyla oluÅŸan Meclis. Bu Meclis’i sizin itibarsızlaÅŸtırma, Meclis’e hakaret etme hakkınız yok buna kimse müsaade etmez. Sonra haklarında davalar açıldığı zaman bu sefer de bağırmaya baÅŸlıyorlar, saÄŸa, sola çamur atmaya çalışıyorlar.Türkiye’nin aslında artık gelmiÅŸ olduÄŸu durum; imtiyazsız, 83 milyon vatandaÅŸtan oluÅŸan, aynı 1920’de açılan Meclis’teki gibi her kesimden, her görüşten, farklı inanç gruplarından insanların ama tek bir hedef için bir araya geldiÄŸi bir Meclis. O Meclis’in ruhunu burada yakalamak için mücadele ediyoruz. Yeniden dünyanın ÅŸekillendiÄŸi bu 21. yüzyıl baÅŸlarında coÄŸrafyaların yeniden çizileceÄŸi, hükümetlerin, sistemlerin, paradigmaların sorgulanacağı ve bunun hızlı bir ÅŸekilde gerçekleÅŸeceÄŸi bir dönemin içerisindeyiz. Farklı görüşlerimiz olabilir, aramızda itilaflar, tartışmalar olabilir, ama hepimizin bir hedefte birleÅŸmesi lazım. O da Türkiye’yi müstakil, yani istiklal-i tam içerisinde ve istikbale güçlü bir ülke olarak taşınacak bir kararlılık. Bunda hangi siyasi görüşten olursanız olun bir mutabakat içerisinde olmamız gerekiyor. ‘-‘Milletimiz bu anlayış içinde hareket ediyor’Balkan Harbi’nin kaybedilmesinden sonra Edirne’nin kurtarılması için bir mücadele yürütüldüğünü, Harbiye Nazırı Enver PaÅŸa’nın bu çalışmaları sürdürdüğünü anlatan Åžentop, o dönem siyasette ve asker içerisinde gruplaÅŸmaların, ÅŸahsiyatla uÄŸraÅŸmanın çok arttığını, ‘Edirne’ye Enver gireceÄŸine Bulgar girsin’ diyecek kadar alçalan, ihanet anlayışı, zihniyeti içerisinde bulunan insanların olduÄŸunu anımsattı.Åžentop, ‘Bugün, ‘Bu ülkeyi Tayyip ErdoÄŸan yönetmesin de kim yönetirse yönetsin’ diyen veya ‘Türkiye ekonomik olarak veya baÅŸka bakımlardan zarara uÄŸrasın, batsın da millet belki bize bir ÅŸeyler verebilir’ diye bekleyen bir ihanet zihniyeti içerisinde olan insanlar da var. Ama onlar hiçbir zaman kazanamamışlardır, kazanan her zaman Türkiye’nin istiklal-i tam’ını ve istikbalini düşünenler olmuÅŸtur. Milletimiz de bu anlayış içerisinde, bu kararlılık içerisinde hareket ediyor.’ diye konuÅŸtu.TBMM BaÅŸkanı Åžentop, 100 yıl önce Türkiye’nin bağımsızlığı için canını feda etmeyi göze alarak mücadele yürüten, baÅŸta TBMM’nin ilk BaÅŸkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün asker ve siyaset arkadaÅŸlarını, Türkiye için gayret gösteren herkesi rahmetle andı.(Bitti)
Bir önceki yazımız olan Keşan'da 140 müzisyenden Trakya havalarıyla konser başlıklı makalemizde Güncel, Keşan ve Konser hakkında bilgiler verilmektedir.